16 Ekim 2010 Cumartesi

                                   ARKADAŞLIK

     Savaşın en kanlı günlerinden biri.. Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştügünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmene koştu ve:
- Teğmenim. Fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim?..
Delirdin mi? der gibi baktı teğmen...
- Gitmeye değer mi?. Arkadaşın delik deşik olmuş... Büyük ihtimalle ölmüştür bile.. Kendi hayatını da tehlikeye atma sakın..
Asker ısrar etti ve teğmen "Peki " dedi.. "Git o zaman.." İnanılması güç bir hadise.. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa döndü.. Birlikte siperin içine yuvarlandılar.
Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene etti.. Sonra onu sipere taşıyan arkadaşına döndü:
- Sana değmez, hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim. Bu zaten ölmüş..
- Değdi teğmenim. dedi asker..
- Nasıl değdi? dedi teğmen.. Bu adam ölmüş görmüyor musun?..
- Gene de değdi komutanım.. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı.. Onun son sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim için.. Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı:
- Geleceğini biliyordum!.. demişti arkadaşı... Geleceğini biliyordum.. .... Kalbimizde arkadaşlık adında bir mucize var. Nasıl olduğunu veya nasıl başladığını anlamazsınız. Ama bu özel armağanı bilirsiniz ve arkadaşlığın Allah' ın en büyük armağanı olduğunu anlarsınız. Gerçekten de arkadaşlar çok nadide mücevherlerdir. Sizi gülümsetip başarmanız için cesaret verirler. Sizi dinlerler ve kalplerini size açmak isterler. Bugün arkadaşlarınıza onlarla ne kadar ilgilendiğinizi gösterin

-Şapka çıkarıyorum her mevsime...Her güzelliğe ve dünyaya...Varsa bir parça ekmeğim,içecek suyum....Dertleşecek,birlikte şarkılar türküler söylüyecek....Haksızlığın üstüne sıkı bir yumruk gibi yürüyecek,Güneşi bölüştürecek bir iki dostum...Gelecek günler için umutluyum.MUTLUYUM!! MUTLULUKLAR PAYLAŞILDIKÇA GÜZELDİR!

Okul arkadaşlarını tesbih tanelerine benzetebilirsiniz.Öğrenim bitince iplik kopar ve her biri bir başka tarafa yuvarlanır!!!

EYLENELİM RAKS EDELİM LALE ZAMANI

Erdi bahar sardı yine neş'e cihânı a'canım,
Eylenelim raks edelim lâle
zamanı.
Açtı bu dem nâzile gül gonca dehânı,
Dinleyelim bülbülü gel lâle zamânı.
Faslı
bahar seyrine çık sen bize gel de a'canım,
Gönlümüzü şâd edelim bezmi
emelde.
Bağda
bahar sînede yar, badeler elde a'canım,
Mey içelim raks edelim lâle
zamanı...
(

medarı iftiharımızdan bir iftihar günü....

Deniz ve mehtap sordular seni neredesin?
nasıl derim terk etti,
bırakıp beni gitti,
anladılar ki aşkımız bitti…

alay ettiler benle hep,
sen oldun bunlara bak sebep,
mehtap dedi: "gördüm ah onu,
belinde erkek kolu"

deniz güldü halime,
bir avuç su verdi elime,
"biterse gözyaşın al" dedi,
"doldur tekrar yerine"

rüzgar ve martı sordular seni neredesin?
nasıl derim terketti,
bırakıp beni gitti,
anladılar ki aşkımız bitti…

alay ettiler benle hep,
sen oldun bunlara bak sebep,
martı dedi: "gördüm ah onu,
belinde erkek kolu"

rüzgar güldü halime,
dedi: "gidelim düş önüme",
gidemem dinle martıları,
bitmiyor alayları…

yanarım yanarım

Ne olur aç kapıyı
Yine tat yüreğim acıyı
Yenildik mi biz maziye
Aç kapıyı

Darıldık kendimize
Ucu yanmış resmimize
Kaybolan ümidimize
Gençliğimize

Yanarım yanarım, gün geçer yanarım
Ah gecelerin hesabını kimlere sorarım
Yanarım yanarım ne yapsam yanarım
Ah gecelerin hesabını kimlere sorarım

Ne olur aç kapıyı
Yine tat yüreğim acıyı
Yenildik mi biz maziye
Aç kapıyı

Gecelere sor beni
Gün dediğin nerden bilir ki halimi?
Yalnızlığa sor beni
Yalan aşklar anlatamaz ki halimi